ÇOCUKLARI ANLAMAK

ÇOCUKLARI ANLAMAK

Bebek dünyaya geldiğinde bir bakım verene muhtaçtır. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz, hatta söyleyemez bile. Bakım verenin, çoğunlukla annenin, bebeğin ihtiyaçlarını doğru anlaması ve karşılamasıyla bebek hayatta kalır. Sadece fiziksel ihtiyaçlar değil, duygusal ihtiyaçların da karşılanması hayati önem taşımaktadır. Sevilebilir bir varlık olduğunu hissetmesi, korktuğunda sakinleştirilmesi, güvende hissetmesi onun kişilik gelişimi ve ruhsal yapısını etkileyen önemli ihtiyaçlardan bazılarıdır.

 İşte anne çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını doğru anlayıp sağlıklı şekilde karşılarsa çocuk güvende hisseder ve annesiyle sağlıklı bir bağlanma gerçekleştirir. Onunla olan ilişkisi güçlü olur ve bu çocuğun psikolojik olarak sağlıklı olmasını sağlar.

Çocuğun dönemsel olarak ön planda olan gelişimsel ihtiyaçları vardır.

İlk 1 yılda güvende hissetmesi çok önemlidir. Anneyle güvenli bağlanma gerçekleşmelidir. Bu, annenin, çocuğun ihtiyaçlarını sağlıklı ve tutarlı karşılamasıyla oluşur. 2 yaşıyla beraber yavaş yavaş bağımsız olmak ister. Kendini, iradesini, seçim yapabildiğini fark eder. Bunu deneyimlemek ve her şeyi kendisi yapmak ister. Çocuğun bu bağımsızlık ihtiyacının karşılanması kişilik gelişimi açısından kıymetlidir. 3 yaşla beraber artık konuşabilen çocuğun merak duygusu çok ön plandadır, çok soru sorar. Okul çağındaysa başarmak, yeterli hissetmek önemlidir.

Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanıp, karşılanmaması ruhsal gelişimini büyük ölçüde etkiler. Çocukların içindeki o duygu kapları dolmazsa yetişkinlikte, içlerindeki o boşluğu ruhsal huzursuzluk olarak hissederler. Başkaları o boş olan kabı doldursun diye kendilerini ikinci plana atıp onların istekleri doğrultusunda hareket edebilirler.

Çocuğunuzun problemli davranışlarının arkasında da duygusal ihtiyaçları vardır. O ihtiyacını anlayıp karşılarsak problemli davranış ortadan kalkar.

Çocuğumuzu ve onun ihtiyaçlarını doğru anlayıp ve karşılayabilirsek onunla olan ilişkimiz güçlenir. Böylece çocuğunuz da sağlıklı ilişkiler kurabilen, ruhsal olarak sağlıklı biri olur.

Psikolojik Danışman

Suna Çay

Ergenlik Dönemi Fiziksel Özellikleri

Ergenlik Dönemi Fiziksel Özellikleri

Ergenlik döneminin gözle görülebilen en belirgin özelliği fiziksel gelişimdir. Bu dönem ile birlikte ergen, çocukluktan yetişkinliğe doğru adım atmakta ve çocuksu görünümünün yerine yetişkin bir görünüm kazanmaktadır. Ergenlik döneminin başlangıç yaşı ile ilgili farklı görüşler bulunmasına rağmen genel olarak kabul gören yaş aralıkları kızlar için 10 – 12, erkekler için ise 12 – 14’dür. Ergenliğin başlangıcı olan bu dönem bazı kaynaklarda erinlik (buluğ – puberte) dönemi olarak adlandırılmakta ve ayrı bir başlık altında açıklanmaktadır. Bu kitapta, konu bütünlüğü olması ve teorik bilgiye fazla girilmemesi için ergenlik dönemi tek başlık altında açıklanmaya çalışılmıştır.

Gelişimde bireysel farklılıkların olduğu göz önünde bulundurulduğunda ergenliğin başlangıç yaşının kişiden kişiye değişmesi son derece doğaldır. Bu durum, bazı çocukların yaşıtlarından daha erken konuşması ve/veya yürümesi ile açıklanabilir. Ancak ergenliğe kızlar daha erken girdiği için dışarıdan bakıldığında yaşıtları olan erkeklerden daha büyük olarak algılanabilmektedir. Lise yıllarında bu farklılık ortadan kalkmaktadır.

Son yıllarda, özellikle bazı kız çocuklarının ergenliğe geçmiş yıllara kıyasla daha erken yaşta girdiği görülmektedir. Bunun yanı sıra yaşıtları ergenliğe girmiş olmasına rağmen bazı çocuklarda henüz ergenlik belirtileri görülmeyebilir. Bu iki durumda da (çok erken ve/veya geç girilmesi) uzmanlardan yardım alınması ve tıbbi muayene gerekebilir. Aşağıda ergenlik döneminde meydana gelen fiziksel değişimlere yer verilmiştir.

a) Kızlarda Görülen Fiziksel Değişiklikler

1- Boy uzaması

2- Kilo artışı

3- El ve ayakta orantısız büyüme

4- Koltuk altında ve genital bölgede tüylenme

5- Göğüs büyümesi

6- Cilt kalınlaşması

7- Cilt yağlanması

8- Sivilce oluşumu

9- Sesin değişmesi

10- Adet görülmeye başlanması

b) Erkeklerde Görülen Fiziksel Değişiklikler

1- Boy uzaması

2- Kilo artışı

3- Yumurtalık hacminde artış ve peniste büyüme

4- El ve ayakta orantısız büyüme

5- Koltuk altında ve genital bölgede tüylenme

6- Göğüs ve yüzde tüylenme

7- Kol ve bacak tüylerinin kalınlaşması

8- Âdemelmasının (gırtlak çıkıntısı) belirginleşmesi

9- Cilt kalınlaşması

10- Cilt yağlanması

11- Sivilce oluşumu

12- Sesin kalınlaşması

13- Gece rüyalanmalarının (cinsel boşalma) görülmeye başlanması

Ergen Eğitimi: Genç Ruhları Şekillendirmek

Ergen Eğitimi: Genç Ruhları Şekillendirmek

Ergenlik dönemi, gençlerin fiziksel, duygusal ve sosyal açıdan büyük değişimler yaşadığı bir evre. Bu süreç, hem gençler hem de ebeveynler için zorlayıcı olabilir. Ancak ergen eğitimi, genç bireylerin bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatmalarına yardımcı olabilir.

  1. Açık İletişim: Ergenlik döneminde iletişim ön planda olmalıdır. Ebeveynler, gençlerin duygularını ve düşüncelerini paylaşmalarını teşvik etmeli ve onlara güvenli bir ortam sağlamalıdır.
  2. Empati: Gençlerin duygusal dünyasını anlamak ve empati göstermek, sağlıklı bir iletişim kurmanın anahtarıdır. Onların bakış açılarına saygı göstermek, güven duygusunu pekiştirebilir.
  3. Sorumluluk Kazandırma: Gençlerin kendi kararlarını alabilme yeteneğini geliştirmek için sorumluluklar vermek önemlidir. Bu, onların bağımsızlık duygusunu artırabilir ve gelecekteki yaşam becerilerini geliştirebilir.
  4. Eğitici ve Destekleyici Olmak: Ebeveynlerin, gençlerin eğitim süreçlerine aktif bir şekilde katılması önemlidir. Akademik başarılarına destek olmak, kariyer hedeflerini anlamak ve onları bu konuda yönlendirmek, gençlerin kendilerine olan güvenini artırabilir.
  5. Duygusal Zekayı Geliştirmek: Gençlere duygusal zeka konusunda rehberlik etmek, duygularını tanımalarına ve başkalarının duygularını anlamalarına yardımcı olabilir. Bu, sağlıklı ilişkiler kurmalarına ve çatışma yönetiminde başarılı olmalarına katkı sağlar.
  6. Sosyal Becerileri Güçlendirmek: Ergenlik dönemi, sosyal ilişkilerin yoğun yaşandığı bir süreçtir. Gençlerin sosyal becerilerini güçlendirmek, arkadaşlık ilişkilerini olumlu bir şekilde yönlendirmelerine yardımcı olabilir.
  7. Kişisel Gelişimi Teşvik Etmek: Gençlere kendi ilgi alanlarını keşfetmeleri için fırsatlar tanımak önemlidir. Sanat, spor, müzik gibi aktivitelerle uğraşmalarını teşvik etmek, kişisel gelişimlerini destekleyebilir.

Ergen eğitimi, genç bireyleri kendi kimliklerini bulmalarına, sorumluluk almalarına ve toplumlarına olumlu katkıda bulunmalarına hazırlayan bir süreçtir. Ebeveynlerin anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi, bu dönemin daha sağlıklı atlatılmasına yardımcı olabilir.

Sınav Kaygısıyla Başa Çıkmanın Yolları

Sınav Kaygısıyla Başa Çıkmanın Yolları

“Başarı, korkularımızın ötesine geçebilmek için cesaretimizi kullanabilmektir.”

Öğrencilik hayatı, pek çok öğrenci için sınav stresiyle baş etme sürecini içerir. Ancak sınav kaygısıyla başa çıkmak mümkündür. İşte sınav kaygısını hafifletmenin ve kontrol altına almanın bazı etkili yolları:

1. Planlama ve Hazırlık: Sınav kaygısının en büyük nedenlerinden biri belirsizlik duygusudur. Bu belirsizliği azaltmak için sınavlara iyi bir şekilde hazırlanmak önemlidir. Düzenli bir çalışma programı oluşturmak ve konuları planlı bir şekilde ele almak, öğrencilere daha fazla güven kazandırabilir.

2. Pozitif Düşünce: Olumsuz düşünceler, kaygıyı artırabilir. “Başaramayacağım” düşüncelerini, “Başarabilirim” şeklinde pozitif düşüncelere çevirmek önemlidir. Kendine güvenmek, sınav sürecini daha olumlu bir şekilde geçirmene yardımcı olabilir.

3. Derin Nefes Almak ve Rahatlamak: Sınav anında derin nefes almak, vücuttaki stres hormonlarını azaltabilir. Bu basit ama etkili teknik, sınav öncesinde ve sırasında sakinleşmeni sağlar. Derin nefes alarak gevşemek, zihinsel odaklanmanı artırabilir.

4. Gerçekçi Hedefler Belirleme: Hedeflerinizi gerçekçi ve ulaşılabilir kılmak, sınav kaygısını azaltabilir. Aşırı yüksek beklentiler, stresi artırabilir, bu nedenle hedeflerinizi dengeli bir şekilde belirlemek önemlidir.

5. Mola Vermek: Sürekli çalışmak yerine düzenli aralıklarla mola vermek, beyninizi dinlendirir ve enerji seviyenizi yükseltir. Dikkatinizi odaklandığınız konudan uzaklaştırmak, sınav kaygısını azaltabilir.

6. Destek Almak: Aile üyeleri, öğretmenler veya arkadaşlarla duygularını paylaşmak, sınav kaygısını azaltabilir. Destek almak, öğrencilere duygusal olarak güç katabilir ve sınav sürecini daha kolay atlatmalarına yardımcı olabilir.

Sınav kaygısı normaldir, ancak bu kaygıyı kontrol altına almak ve pozitif bir deneyim haline getirmek mümkündür. Yukarıdaki yöntemleri denemek, sınav kaygısını azaltmada ve daha etkili bir şekilde başarı elde etmekte yardımcı olabilir.